İnkar eden insanların en belirgin özellikleri samimiyetsiz olmalarıdır. Dünyevi çıkarları uğruna insanlara karşı iki yüzlü davranabilir. Bir gün önce arkasından konuştuğu ve hiç sevmediğini söylediği bir insan ile bir gün sonra hiç beklenmedik bir sıcaklıkla çıkarı doğrultusunda birlik oluşturabilir. Yaptıkları bu ikiyüzlülük kendileri için de geçerlidir. Aslında doğru olmadığını bildiği bir davranışı vicdanını bastırarak inatla yapmaya devam eder. İnsanın bu iç savaşını yapabilmesinin nedeni hiç kimsenin iç dünyasını görmediğini düşünmesidir. Bu düşüncelerinin bilinmediğini ve hiç kimsenin kendisini bu kötülüklere karşı sorumlu tutamayacağını düşündüğü için böyle bir samimiyetsizlik yapar. Ancak bu samimiyetsiz insanların yaşamının her saniyesinde unuttukları çok önemli bir gerçek vardır. Allah’ın insanın aklından geçen bütün düşüncelerden, gösterdikleri bütün yanlış tavırlardan haberdar olduğu gerçeği. Yüce Allah açıkta da olsa gizli de olsa her şeyi bildiğini ve gördüğünü şöyle bildirmiştir.
“Göklerde ve yerde olanların tümünü bilir; sizin saklı tuttuklarınızı da, açığa vurduklarınızı da bilir. Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.’’ (Tegabün Suresi, 4)
“Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir; Habir'dir.’’ (Mülk Suresi, 13-14)
Yani insanın Allah’a boyun eğmekten başka bir kurtuluşu yoktur. İnsan istese de istemese de Allah onu gözeten ve her an kontrolü altında tutandır. Yarattığı kulu en iyi tanıyan şüphesiz Allah’tır. Allah her şeyi bilirken O’na karşı samimiyetsizliklerde bulunmak ve haşa kandırmaya çalışmak oldukça anlamsız ve akla aykırı bir davranıştır. Kişi, Allah’a karşı son derece samimi olmalıdır. Eksikliklerini, hatalarını, çirkin ahlak özelliklerini Allah’a açmalı ve gidermesi için O’ndan yardım istemelidir. Elbette her insanın kusurları vardır ancak önemli olan kişinin kusurlarını Allah’ın gördüğünün bilincinde olması ve düzeltebilmesi için O’ndan yardım dilemesi gerektiğini bilmesidir. İman eden bir insan, Rabbi’ne karşı son derece samimidir. O’nun her şeyi kuşatıp sardığını, her şeyden haberdar olduğunu bilir. O’na boyun eğer ve O’na sığınır, O’na içini döker ve sürekli olarak dua eder. Dua etmekten büyüklenen, Rablerinden yüz çeviren kişiler ise, ahirete kesin bilgiyle inanmayanlardır. Çünkü insan, ancak kesin bilgiyle inandığı bir bilgiye karşı tepkili gösterir, o yönde hareketi olur. Örneğin üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci, bu yönde ciddi bir çaba harcar. Çünkü üniversite sınavının varlığını biliyordur, yani bu konuda kesin bilgiye sahiptir. Bu dünyada acizliğinin farkında olmayıp, davranışlarını düzeltmemek için direnen kişi, çok büyük bir gafletin içindedir. Allah’ın gizlinin gizlisini bildiğini anlamayan kişi, Rabbini gerçek anlamda tanımıyor demektir. Çünkü ancak Allah’ı tanıyanlar O’nun azabından korkar, rahmetini kaybetmekten şiddetle sakınırlar. Allah’ın azabı ise, bir insanın bu dünyada göremeyeceği kadar şiddetli ve çetindir. “Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir.’’ (Mü'min Suresi, 60) Mine ÇAKIR Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir. |