Müminler, Kuran ahlakını tamamıyla hayatına uygulamış insanlardır. Kuran’da iman edenlerin yaptıkları her şeyi birbirlerine danışmaları emredilmiştir. Buna istişare denir. Bu konu Kuran’da çok önemli ibadetler ile birlikte bildirilmiştir: Ayette de bildirildiği gibi iman edenler yalnızca en güzel sonucu elde edebilmek için değil Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek için bu ibadeti yerine getirirler. Yalnızca kendi fikirleriyle bir şey yapmak yerine, iman edenlerin ortak kararlarıyla hareket etmek Allah’ın izniyle en güzel ve en hayırlı sonuçları verecektir. Bu konu ile ilgili Peygamber Efendimiz(sav)’in bir sözü şu şekildedir: "Kim bir işe girişmek ister de, o hususta Müslüman biri ile müşavere ederse Allah onu işlerin en doğrusunda muvaffak kılar." (Kütüb-i Sitte, 16. Cilt)
Şeytan ilk olarak Hz. Adem’e secde etmeyerek Allah’a itaatsizlik etmiştir. İlk enaniyetini bu şekilde gösteren şeytan, insanlara da bu ahlakını yaymak istemektedir. “Her şeyin en güzelini, en iyisini ben düşünür ve ben yaparım” mantığını insanlar üzerinde etkili hale getirmeye çalışır. Oysa şeytan bu mantıkla yanılgıya düşmüş ve asla geri dönemeyeceği cennetten kovulmuştur. “Andolsun, Biz sizi yarattık, sonra size suret (biçim-şekil) verdik, sonra meleklere: "Adem'e secde edin" dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler; o, secde edenlerden olmadı. (Allah) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın." (Allah:) "Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin." (Araf Suresi, 11-13)
İnsanların konuşma şekilleri onların imanları ile ilgili bilgiler verir. İman sahibi bir kişi Allah’ı zikretmeyi sohbet ederken veya bir işle ilgilenirken dahi unutmaz. Sahip olduğu Allah korkusu onun sürekli Kuran’ın hükümlerine titizlik göstermesine vesiledir. Dolayısıyla karşısındaki insanın boşa vakit geçirmesine sebep olmadan, nazik, ölçülü ve en önemlisi samimi bir konuşma şekli benimser. Asla “En iyi ben bilirim’’ mantığıyla hareket etmez, karşısındaki kişinin fikirlerine önem verir. İnsanlara bir şey katmayan, boş, karamsarlığa sürükleyen ve samimiyetsiz üsluptan uzak durur.
“Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir.” (Muhammed Suresi, 30) Konuşma şekli güzel ahlaklı, itidalli, samimi insanların tanınmasına vesile olmaktadır. Yüce Rabbimiz, insanlara imani derinliklerine göre bir konuşma şekli ihsan eder. Müslüman güzel söz söylemeyi bir ibadet olarak görür ve her fırsatta gönül alıcı, onore eden ve Allah’ı zikreden bir konuşma tarzını benimser. Rabbimiz bir ayetinde güzel söz ile kötü sözün farkını şu örnekle açıklamıştır: “Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır.’’ (İbrahim Suresi, 24-26) Mine ÇAKIR Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir. |