Bütün hayatını Allah’ın rızasını kazanmaya adayan müminler, Allah’a çok içli derin bir saygı duyarlar. Bu saygı, müminlerin Allah’ın gücünü gereği gibi takdir edebilmelerinden ve çok güçlü bir sevgi duymalarından kaynaklanır. Allah’a böylesine derin bir saygı ve korku ile bağlı olan kişiler, dünyada kazanacakları hiçbir menfaate karşı, Allah’ın rızasını kaybetmeyi göze almazlar. Dünya hayatı için yapmaları gereken hiçbir işin, Allah’ın rızasını kazanmak için yapılacak işlerden daha mühim olmadığını bilirler. "... Onlar Allah'ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar..." (Al-i İmran Suresi, 199)
Allah’ın dinine sımsıkı bağlı olan kişiler, içinde bulundukları durum ne olursa olsun, hangi şartlara maruz kalırlarsa kalsınlar, Allah’ın emirlerini ve yasaklarını uygulama konusunda kesinlikle gevşeklik göstermezler. Çünkü iman edenlerin kalplerindeki Allah korkusu ve içli saygı, onların O’nun razı olmayacağı bir davranış göstermelerine engel olur. Bununla birlikte Allah’a duydukları içli saygı, onları din ahlakını yaşama konusunda sürekli şevkli kılar.
De ki: "İster ona inanın, ister inanmayın: O, daha önce kendilerine ilim verilenlere okunduğu zaman, çenelerinin üstüne kapanarak secde ederler." Ve derler ki: "Rabbimiz yücedir, Rabbimizin va'di gerçekten gerçekleşmiş bulunuyor. Çeneleri üstüne kapanıp ağlıyorlar ve (Kur'an) onların huşu (saygı dolu korku)larını arttırıyor. (İsra Suresi, 107-109)
Kuran’da Hz. Zekeriya ve eşinin Rabbimiz’e karşı nasıl saygı duydukları bildirilerek, bütün iman edenlere örnek gösterilmektedir. "... Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi." (Enbiya Suresi, 90)
İnsanlardan bazıları kendi nefislerinin istekleri yerine geldiğinde Allah’a şükreder ve O’na boyun eğen bir ahlak gösterirler. Fakat nefislerine ağır gelen durumlarda hemen gösterdikleri ahlakın tam tersi, isyan eden ve hiçbir şeyden memnun olmayan bir ahlak gösterirler. İşte böyle kişilerin Allah’a tam bir teslimiyet gösterdikleri ve O’na bağlı oldukları söylenemez. Zira Allah’ın yarattığı her türlü duruma teslim olan ve her zaman şükredici olan bir kişi aynı ahlakı gösterir. Çünkü bütün zorluk ve sıkıntı gibi görünen olaylar, insanların imtihanları içindir. Kim ihsanda bulunan (biri) olarak yüzünü (kendini) Allah'a teslim ederse, artık gerçekten o kopmayan bir kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a varır. (Lokman Suresi, 22) Ayrıca kişinin Allah’ın büyüklüğünü kavramış olması için, bunu sözlerle ifade etmesi yeterli olmaz. Çünkü gerçek imana sahip olan olan kişi, bütün hayatını O’nun hoşnutluğunu kazanabilmek için adamıştır. Allah’ın yüceliğini kavrayamayan insanlar ise O’ndan gerçek manada korkmadıkları için, kendi belirledikleri hükümleri esas alarak yaşarlar. Allah’tan korkup sakınmadan bir yaşam süren kişilerin hayatları çok boş ve anlamsızdır. Bu insanlar kendi kurdukları dünyalarında mutluluğun peşinde koşarlar. Ancak böyle Allah’a karşı içli ve saygı dolu bir korku olmadan düzenlenen yaşamlar, insanları ne dünyada ne de ahirette mutlu edebilir. Mine ÇAKIR Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir. |