Günlerden 06 Nisan 2012 Cuma. Her hafta olduğu gibi Cuma namazından sonra Kalafatlıdan Çaycuma’ya inmiştim. Saat 15.50 sıralarıydı. Çaycuma’da bir esnaf dostumla oturuyordum.Yanımıza gelen bir arkadaş, Çaycuma köprüsünün çöktüğünü, arabaların ırmağa düştüğünü haber verdi. Bu haber karşısında adeta şok olduk. Haberi duyar duymaz derhal olay yerine gittik. Aman Allahım o da ne ! Çaycuma İstasyon köprüsünün hem Çaycuma tarafı, hem de karşısı insan seliyle dolmuştu. Gerçekten de Çaycuma’dan çıkış için kullanılan köprünün çıkış tarafında yaklaşık yüz metrelik bir bölüm çökmüş, yere düşen köprünün parçası sel sularına gömülmüştü.
İstasyon tarafında olay mahallinden yaklaşık iki yüz metre aşağıda (Bartın İstikametinde) ırmakta beyaz bir taksi görünüyordu. Çekiciyle taksi sel sularından çıkarıldı. Edindiğimiz bilgilere bu araçtan iki kişi sağ olarak çıkmış ve yüzerek kendi imkanlarıyla kurtulmayı başarmışlardı. Bu habe bizleri son derece rahatlatmış ve sevindirmişti. İnşallah başka araç yoktur diye düşünüyorduk ki sonradan gelen haberle birkez daha hüzne boğulduk.Bu haberde köprünün altında bir öğrenci servisinin olduğu söyleniyordu. Çünkü tam o saatlerde öğrenci servislerinin hareket saatiydi. Çok geçmeden öğrenci servislerinden kayıp olmadığı haberini öğrendik. Buna o kadar sevindik ki anlatamam…
Çok geçmeden sevincimiz yine kursağımızda kaldı. Çünkü bu defa gelen haberin doğruluğu yüzde doksan dokuz denebiliyordu. Yolgeçen köyü Gülşenler mahallesine yolcu taşıyan bir minibüs Çaycuma’dan hareket etmiş ama köye gelmemişti. Dahası bu minibüste olduğu tahmin edilen Çaycuma Belediye Başkanımız sayın Mithat Gülşen’in babası Kemal Gülşen’den de haber alınamıyor ve muhtemelen onun da bu minibüste olduğu sanılıyordu.Akşam saatlerine doğru olay maalesef kesinlik kazanmaya başladı. Kayıp minibüste sayın başkanın babasından başka Üniversite öğrencisi olan yeğeninin ve sayısı bilinemeyen başka yolcuların olduğu bildirildi.
Olay yerinde akşama kadar bekledik. Ama ne İl afetin, ne de arama kurtarma ekiplerinin elinden bir şey gelmedi. Çünkü çalışabilmek için sel suları tehlike arz ediyordu. Maalesef yıkılan köprünün altında olduğu tahmin edilen insanlarımıza ulaşmak bir türlü mümkün olmuyordu. İlerleyen saatlerde haber ajanslarına düşen bir haber acımızı bir kat daha artırıyordu.Bu haberde sayın Belediye başkanımızın üzüntüsünden dolayı rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı ve yoğun bakıma alındığı söyleniyordu. Çaycuma acı üstüne acı yaşıyordu. Vakit gece yarısına doğru ulaştığında dualarımız hem sular altındaki hemşehrilerimiz hem de Çaycuma’mızın sevgili Belediye başkanı Mithat Gülşen içindi. İşte bu hengamede geçmeyen saatlerin karanlığına gömülüverdi Çaycuma. Geceleyin helikopterler belki bir cana rastlar mıyız diye Filyos Irmağı üzerinde dolaştı hiç durmaksızın. Ancak yıkılan köprüyü kaldırma çalışmaları sabaha bırakıldı.
Evet herkesin yüzünde bir hüzün vardı bugün. Çaycumalılar üzgün ve ağlamaklıyıdı. Elbette ateş düştüğü yakardı. Ama ateş bütün Çaycumayı yaktı bu defa. Çaycumalıların, Filyos nehri etrafındaki göz yaşları, nehri bile ağlattı bugün…
Yarın her şey daha netleşecek…İnşallah acılar çoğalmaz,inşallah beklenmedik mucizeler yaşarız. Ama her şeye hazırlıklı olmak zorundayız.
Bütün Çaycumalı hemşehrilerime ve bütün Zonguldak’ımıza geçmiş olsun diyor, yüce mevladan cümlemizi daha beter felaketlerden korumasını niyaz ediyorum…
Çaycuma AGD: Kenan Tunç