“Seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.” ( Lem'alar- 25. Lem'a; s.207 ) Çok uzun bir yolculuğa çıktığınızı düşünün. Yolculuk esnasında ihtiyacınız olan bir liste yaptınız ve buna uygun olarak yanına alacağınız şeyleri hazırlamaya başladınız. Yanınıza yolda en çok ihtiyacınız olan ve işinize yarayacak şeyleri almayı düşündünüz. Valizlere çok yer kaplamayacak fakat en önemli ihtiyaçlarınızı yerleştirdiniz. Yolculuğunuz çok uzun sürmeyecek ama yine de ihtiyacınızı için hazırlıklarınızı tamamladınız. Yolculuğa çıkmadan evvel aldığınız eşyalar arasında bir yol haritanız da mevcut. Bu yol haritası size yolculuk esnasında eşlik edecek ve bilmediğiniz yollar hakkında size bilgi verecek. İşte insan bu yolculuğa çıkmaktan başka bir şey yapmıyor aslında. Ve bu yolculuk da dünya hayatıdır. Her nasıl insan ihtiyaçları için çanta hazırlıyorsa, dünyada da imtihanı boyunca ihtiyacını karşılayacak her şey ona verilmiştir. Belki de en önemlisi insana hayatı boyunca sürekli doğru yolu gösterecek bir yol haritası verilmiş. Bu yol haritası, içinde insanları doğruya davet eden ayetleri barındıran Kuran’dır. İşte insan yolculuğa çıkmadan evvel kendisine yolda ve sonrasında lazım olan şeyleri yanına alıyorsa, dünyada ve ahirette de kendisine gerekli olanları yanına almalıdır. Bu yolculuk ortalama yetmiş yıl sürecek ve insan sonsuza gidecektir. Bu yolculukta büyük vazifeler ve imtihanlar mevcuttur. İnsan bunları düşünür ve sabrederse çok büyük mükafat alır. Hem o yolculuk güzelleşir, hem de ahirette büyük nimetlerle ödüllendirilir. Allah tüm kainatı yaratarak imtihan ortamı meydana getirmiştir. İnsanların gördükleri görüntülerden, duydukları seslerden imtihan olabilmeleri için nimetler var edilmiştir. Örneğin insan hiçbir şeyin var olmadığı bir yerde de imtihan olabilirdi. Söz gelimi, insan boş bir arazide, çok fazla görüntünün olmadığı bir yerde yaşayabilirdi. Ama insan yaratılış gereği güzelliklerden zevk alabilecek şekilde yaratıldı. Bundan dolayı etrafında da buna hitap edilen her şey mevcut. İşte bu yüzden insan her görüntü ile karşılaştığında, bunun muhakkak imtihan gereği yaratıldığını hatırlaması gerekir. “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.’’ (Bakara Suresi, 164) Allah Kuran ayetinde de tüm olup bitenlerin “düşünen bir topluluk için” delil olduğunu söylemektedir. İnsanlar eğer bunu görmek istemezse, tüm bu olup bitenler sadece rastgele yaratılan olaylar bütünü olarak algılanır. Bu düşünce şekli ise insanı ahirette hüsrana uğratabilir.Zaten dünyanın geçici olduğu ve asıl hayatın ahirette olduğu, düşünen bir insan için çok açıktır. İnsanın gözünü açtığı andan başlayıp, ölümüne kadarki her şey yok olucudur ve pek çok kusuru mevcuttur. Örneğin güzelliği ile çok ünlü bir insan, en fazla birkaç on yıl içinde yaşlanmaya başlayacak, derisi, gençliği ile kıyaslanmayacak kadar değişecektir. İnsan acizlik içinde yaratıldığından bunu kendi vücudunda da rahatça görülebilir. Örneğin insan kendine bakmasa, temizlenmese, birkaç gün içinde kötü bir görüntü içinde olacaktır. İnsan sadece bunlara bakarak bile hayatın geçici olduğunu ve asıl hayatın burası olmadığını anlayacaktır. Bu dünya adeta bir kısa misafirhane hükmündedir. İnsan burada çok az kalacak, kendi yapıp ettiklerinin hesabını vermesi için ahirete gidecektir. “Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) 'teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)' Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız…’’ (En'am Suresi, 94) İşte insan yapayalnız ve tek başına hesaba çekilecektir. Tüm hayatı boyunca sahip olduğu, gördüğü her nimetten sorguya alınacaktır. Ne kariyeri, ne işi, ne okulu insanın bu en önemli gerçeğinden daha önemli olamaz. Çünkü dünya hayatında insana verilen her şey geçicidir ve ölümle birlikte yok olacaktır. Mine ÇAKIR Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir |