Allah’a iman etmiş insanların ortaya koyduğu güzel ahlakın kendine özgü durum ve davranışları vardır. Bu ahlakın güzel sonuçlarını Allah Kuran’da örneklerle bildirmiştir. Allah’a gönülden bağlanan mümini diğer insanlardan ayıran en önemli özelliği, her ortam ve koşulda Allah’ın Kuran’da haber verdiği güzel ahlaka hiçbir şekilde taviz vermeden uymasıdır. Kuşkusuz bunun sonunda güzel ahlak modeli ortaya çıkar. Çünkü insan güzel ahlaka sadece Allah’ın bildirdiği emir ve yasaklara uyunca ulaşır. Buna bağlı olarak şefkat, merhamet, alçakgönüllülük, vefa, sadakat ve hoşgörü gibi özellikler, mümini diğer insanlardan üstün kılan özelliklerdir. Tüm toplumlarda yaygın olarak görülen, fakat içerisinde yanlış ve noksanlıkların bulunduğu bir iyilik anlayışı vardır. Mesela İslam ahlakına hayatında yer vermeyen kişiler, iyiliği, bazı durumlarda küçük bir yardım olarak görür ve bunu da karşısındaki insanı mahcup ederek yaparlar. Kuran ahlakında gerçek iyiliğin nasıl olduğu açıkça bizlere bildirilmiştir. Rabbimiz gerçek iyiliğin Kuran’da; Allah’a, meleklere, elçisine ve indirilen tüm kitaplara iman ederek olacağını haber vermiştir. (Bakara Suresi, 177) Kuran’da bizlere haber verilen bu iyilik anlayışı, Müslüman’ın tüm hayatında etkilidir ve hayatı boyunca yapmış olduğu ibadettir. Yüce Rabbimiz, Müslümanların göstermiş oldukları fedakâr, içten, samimi, merhametli davranışları için onlara “…Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır…” (Zümer Suresi, 10) ayetinde bildirdiği üzere katında güzelliklerle müjdelemiştir. Allah, Kuran’da Kendi’sinden korkup sakınanları ve güzel davranışta bulunanları önceden yapmış oldukları günahlarını bağışlanacağını haber vermiştir: “İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için korkup-sakındıkları, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra korkup-sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup-sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) dedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur. Allah, iyilik yapanları sever.” (Maide Suresi 93) İnsan yaratılışı gereği birçok acizlikler ve kusurlarla yaratılmış bir varlıktır. Hayatında bazı konularda hataya düşerek unutup gaflete düşebilir. Fakat Yüce Allah “…Tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.” (Tevbe Suresi, 118) ayetinde bildirildiği gibi kullarına tevbe etmek gibi çok büyük bir nimet vermiştir. Fakat şu da bir gerçektir ki, Allah insanın aklından geçen, düşündüğü, hissettiği düşüncelerin samimiyetini bilendir. Bu nedenle sadece içten samimi bir şekilde tevbe edenlerin tevbesinin kabulü umulur. (Nisa Suresi, 17) Sabretmek, Müslüman’ın Yüce Allah’a karşı göstermiş olduğu samimi tavrın ve O’na daha yakın olmak için göstermiş olduğu çabanın göstergesidir. İslam ahlakını yaşayamayan insanlar ise, sabır zannettikleri tahammülü yaşarlar. Bunun sonucunda kesin bir karşılık isterler. Eğer sabır gösterdikleri konu ile menfaatlerini gözetemeyeceklerse, sabır göstermekten vazgeçerler. Müminler ise, sabretmeyi Yüce Allah’ın emri olarak yaşarlar ve bu sebeple de müminlerin sabrında tükenme ya da tahammülsüzlük olmaz. Allah, çok zormuş gibi görülen olayları, sabredenleri ortaya çıkarmak için yaratmıştır. Kuran’ı kendilerine rehber edinen Müslümanlar, bu gerçeği çok iyi bildikleri için, başlarına gelen olayların tamamında büyük bir sabır gösterirler. Yaşamlarının sonunda kadar bu ibadeti şevkle yaparlar. Göstermiş oldukları sabırdan da bir karşılık beklemezler. Karşılığı sadece Allah’tan beklerler. O da Allah’ın rızası ve sevgisidir. Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155) Mine ÇAKIR Yazılarla ilgili tüm hukuki sorumluluk yazıyı yazan kişiye aittir |